logo

Bilelim Öğrenelim

DEPREMİ BİLEN CİHAZ

DEPREMİ BİLEN CİHAZ

Halilov, deprem olmadan önce tektonik dalgaları belirleyen yeni bir cihaz geliştirdiklerini belirterek, şu bilgileri verdi: “atropatena crystal adlı cihaz sayesinde depremleri 3 ila 10 gün önceden belirleyebiliyoruz. Cihaz sismik değil tektonik dalgaları ölçüyor. Yani deprem olmadan önce tektonik dalgalar yayıyor. Cihaz bu tektonik dalgaları belirliyor. Depremin tam yerini ve büyüklüğünü iyi belirleyebilmek için küresel bir ağ sistemi, yani istasyonların kurulması gerekiyor. Türkiye’de başbakanlığa bağlı afet işleri ve TÜBİTAK’la görüşmelerde bulunduk. Türkiye’de 5 ayrı bölgeye istasyon kurulursa toplanan verilerle depremler önceden tahmin edilebilir. Amacımız bu istasyonları dünyanın çeşitli bölgelerine yayarak küresel bir ağ oluşturmak.”

Pakistan’da tahmin etti. Prof. Dr. Elçin Halilov’un verdiği bilgiye göre; GNFE tarafından Pakistan’a önceden verilen deprem tahmini, Pakistan’da 18 Ocak 2011’de meydana gelen 7,2 şiddetindeki depremle kendisini doğruladı.

LE SUROİT RAPORU

Le Suroit gemisiyle yapılan incelemelerden sonra hazırlanan raporu;
tahmin edilenden uzun. Faylar riskli, ciddi sorun var. Doğudaki fay en son
Adalar’dan itibaren 1894’te, Batıdaki 1766’da Mürefte’de kırılmış. 110
kilometre uzunluk ciddi risktir. Gölcük fayı 130 kilometre, 7.4 büyüklüğünde
deprem üretti. Düzce 45 kilometre, 7.1 büyüklüğünde deprem üretti.

Bu araştırmada görev alan uzmanlar, olası bir İstanbul depremiyle
ilgili son zamanlarda yapılan açıklamaların gerçeği yansıtmadığını,
özellikle de Prof. Dr. Aykut Barka’nın öne sürdüğü gibi, kırılmaların birden
fazla olmadığını, Marmara Fayında iki kırılma olacağını belirtiyor ve bu
nedenle kırılmaların şiddetli olacağını söylüyor. Tek kırık 7,9 iki kırık 7.4 / 7.6 arası – Prof. Xavier le Pichon başkanlığında yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, İstanbul’da olası bir depremin bölgelere göre büyüklüğü (şiddet ile büyüklüğü karıştırmayınız. Büyüklük richter ölçeği’ne göre hesaplanır ve 1-2 saat içinde net olarak açıklanır fakat şiddetin açıklanabilmesi için deprem olan bölgede ki hasarlar tespit edilir buda bölgenin genişliğine bağlı olarak 3-4 günde 5-6 günde yerel ekipler tarafından yapılan tespitler sonrası açıklanır şöyle ki deprem (moment magnitüd) m:7.9 şiddeti 9.0 gibi…) Söyle saptanarak sıralanmıştır)

-Kadıköy (merkez üssüne uzaklığı 26 km): 6 şiddetinde sarsılacak.

-Eminönü (merkez üssüne uzaklığı 16 km): 9 şiddetinde sarsılacak.

-Fatih (merkez üssüne uzaklığı 14-15 km): 9 şiddetinde sarsılacak.

-Zeytinburnu (merkez üssüne olan uzaklığı 12 km): 9 şiddetinde sarsılacak.
-Bakırköy (merkez üssüne olan uzaklığı 10 km): 9 şiddetinde sarsılacak. (Bazı yerler 10 şiddetine maruz kalabilir)

-Avcılar (merkez üssüne olan uzaklığı 12 km): 9 şiddetinde sarsılacak. (Bazı alanlar 10 şiddetine maruz kalabilir)

-Küçükçekmece (merkez üssüne olan uzaklığı 14 km): 8 şiddetinde sarsılacak.
-Büyükçekmece (merkez üssüne olan uzaklığı 15.5 km): 8-9 şiddetinde
sarsılacak.
-Silivri ve Çatalca: 7 şiddetinde sarsılacak

ARAMA KURTARMACI NEDİR?

Arama kurtarma ekibinin genel olarak yürütebileceği faaliyetler şunlardır:
Zarar görmüş, çökmüş binalarda fiziksel ve teknik arama ve kurtarma çalışmaları yapmak,

Hem ekip personeline, hem de afetzedelere acil tıbbi bakım yapmak,
Hasar tespiti için, keşif yaparak yerel ve ulusal merkezlere geri bildirimde bulunmak,
Tehlikeli maddeleri araştırmak ve değerlendirmek afet yanıtı faaliyetleri için, hemen kullanılmasına ihtiyaç olan binaların yapı ve tehlike
durumlarını değerlendirmek,

Hasarlı yapıları stabilize etmek veya desteklemek,

Bir arama ve kurtarma ekibi, en az 70 kişiden oluşmalıdır.
Köpeklerin ve bakıcılarının yeterlilik sertifikaları, 2 yılda bir yenilenmelidir.
Bir arama ve kurtarma ekibi; 72 saat boyunca yerel kaynakları kullanmadan, kendi kendine yetecek donanıma ve iaşeye sahip olmalıdır. Ayrıca afet bölgesinde 10 güne kadar faaliyet gösterebilmelidir

AFETLERDE İLK YARDIM

Hastaları değerlendirirken ve belki de triaj için kullanabileceğiniz ipuçları
duyduğunuzu zannettiğiniz sözleri daima geçerli sayın; çünkü hastalar bazen sizin duymak istediğinizi sandıkları şeyleri söyleyebilirler görünen ne? Genellikle görünenler hikâyenin tümü değildir. Meydana gelen kazanın, hastanın şu an ki sorununa sebep olduğunu hemen kabullenmeyin; tam tersi de olabilir. Psikosomatik (psikolojik sorunlardan kaynaklanan sorunlardır; gerçek nedeni olmadığı halde sürekli karnının veya başının ağrıması gibi) hastaların çoğu organik bozukluklardan ölmektedir. Başarılı bir muayene yapıldığı varsayılsa bile… Bunun anlamı, sürekli şikâyeti olan kişi ciddiye alınmazsa, gerçekten sorunu olduğunda zarar görebilir, siz de görevi ihmalden… Hastadaki bulguları ortaya çıkarabilecek olası sorunları araştırın, doğurganlık yaşındaki (ergenlikten-menopoza kadar olan) kadınlar, hamilelik olasılığının mümkün olmadığını söyleseler bile karın ağrılarında dikkate alın, eğer kişi “hasta görünüyorsa” büyük olasılıkla hastadır; hasta görünmemesi ona ”bu kişi hasta değildir” demeniz için geçerli bir neden değildir.

Öncelikli hastaları/ yaralıları belirleme triyaj (öncelikleri saptama), baştan ayağa hasta değerlendirmesini etkili bir şekilde kullanmaya, tanıya götüren bulguları hemen fark etmeye ve hastada oluşabilecek değişikliklerin anında farkına varılarak bunları değerlendirmek suretiyle bakım vermeye (bunun için, iyi bir hastane öncesi acil bakım bilgisine) dayanan bir işlemdir.
İşlemi hızla yapabilmek için kendinize ve hastaya sorabileceğiniz bazı sorular vardır, bu soruların yanıtlarına göre de etiketleme yapabilirsiniz:
• yürüyebiliyor mu ?

Ø evet = hafif

ø hayır = solunumu değerlendir (bak-dinle-hisset)

solunumu var mı?
Ø evet = dakikadaki solunum sayısı 30’dan fazla mı?

evet = ivedi
hayır = dolaşımı değerlendir(dudak/tırnak rengi soluk mu değil mi?
Kapiller geri dolum ≤ 2 saniye mi?

Ø hayır = başa pozisyon ver. Solunumu var mı?

evet = ivedi
hayır = ölü
radyal nabız alınabiliyor mu ya da kapiller geri dolum ≤ 2 saniye mi?
Ø evet = bilinci yerinde mi değerlendir

ø hayır = ivedi, kanaması var mı araştır

söylediklerinizi (kolunu kaldır, ayağını uzat vs.) Yapabiliyor mu?
Ø evet = bekleyebilir

ø hayır = ivedi

Triaj, süreklilik gerektiren (bir defa yapmakla tamamlanmayan) bir işlemdir. çünkü her yaptığınız sınıflama sonucunda verilen bakım nedeniyle öncelikler değişebilir. O nedenle sürekli tekrarlanmak zorundadır. Triaj görevlisi kazazedelere uygun triaj kartı takmalı, genel durumu değerlendirmeli ve gelen yardımları doğru yönlendirmelidir.

TÜNEL KALIP SİSTEMİ NEDİR?

Yapıların duvarlarına yerleştirilen büyük kalıplardır. Bunlar duvara yerleştirildiğinde duvarı bir defada dökmeye yarar. Bu sistem ile cephe düzlemleri, merpenler, sahanlıklar ve bölme duvarlar gibi yapı bölümleri dökülür. İç ve dış bölme duvarları ise çoğunlukla hazır panellerden oluşturulmaktadır.

Tünel kalıp tekniği ikinci dünya savaşından sonra yıkılan yapılan hızla yerine getirilmesi için geliştirilmiş bir sistem olarak ilk defa kullanılmıştır. Düşük maliyetli ve hızlı yapılandırılması amacıyla çok tercih edilmektedir.

Tünel kalıp sistemi inşaat sektörüne hızlı bir çalışma sistemi getirmiştir. Tünel kalıp sisteminde iç ve dış duvarların yüzde yetmiş kadarı betondan oluşmaktadır. Döşeme kalıbı iki ile üç gün arasında çıkarılmaktadır. Bu da binaların hızla yapılmasını sağlamaktadır.

Bu sistem yapıların büyük kalıp sistemleriyle hazırlanarak bir defada bulunduğu yerde döşemelerin ve duvarların bir defada döküldüğü sistemdir. Betonarme bina yapımında kullanılan sistem tesisat kanallarının monte edilebildiği bir sistemdir. Tünel kalıbı içerisine çelik kalıp kullanılmasıyla düz yüzeyler kolayca oluşturulabilmektedir. Belirli yükseklikler ve aralıklar kalıpçılar tarafından belirlenmeden de yapılabilmektedir. Sistem kolayca monte edilebildiği gibi kolayca da demonte edilmektedir.

Kalıplar; betonarme elemanlara gerekli şekil ve boyutu veren, taze beton ağırlığını ve basıncını ve beton döküm esnasında ortaya çıkan ilave yükleri taşıyan sistemlerdir.

YAPI YORULMASI (FATIGUE)

Uzun süre tekrarlı yüklere maruz kalan yapıların, sonunda normal koşullar altında çökecekleri yükün çok daha alt seviyesinde aslında dayanmaları beklenen bir yük karşısında çökebilirler. Bu şekilde bir çöküş mekanizmasına yorulma adı verilir. Bunun için belirli bir yük seviyesi ve yük tekrarı gerekir. Köprüler yorulmaya en çok maruz kalan inşaat mühendisliği yapılarının başında gelir. Sürekli bir taşıt trafiği ve kuvvetli rüzgâr yükleri altında tekrarlı dinamik yüklemeye maruz kalırlar. Yapılan akademik çalışmalar da köprü türünde yapıların yıllar içinde rijitliklerini yitirdiklerini göstermiştir. Yorulma etkisi yapılarda ani bir çökme ile sonuçlanabileceğinden yapısal sağlık takibi yorulma seviyesinin tespiti ve gerekli önlemlerin alınabilmesi için kullanılır. İvmeölçerler ve deplasman ölçerler kullanarak yapıların dinamik davranış karakteristiklerini sürekli olarak takip etmek mümkün olur.

OKULLARDA AFET ÖNCESİ VE SONRASI

Afet ve acil durumda uygulanması gereken en önemli hususlardan biri de öğrencilere sadece ailelerine teslim etmektir. Yönetici, çalışan ve veliler arasında iletişim ve koordinasyon mutlaka sağlanmalı. Öğrenciler ailelerine teslim edilene kadar okul yönetiminin gözetiminde korunmalıdırlar.
Afet ve acil durum eğitimleri için il afet ve acil durum müdürlükleri (il AFAD) ve bu tür eğitimleri sunan üniversitelerin araştırma merkezleri ve konusunda büyük tecrübelere sahip arama kurtarma dernekleri ile koordineli olarak okullarımızın bağlı bulunduğu milli eğitim bakanlığı ve il müdürlükleri arasında işbirliği ve çalışmalar geliştirilerek yaygınlaştırılmalı.

Olay meydana gelmeden evvel okullarda tedbir olarak yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:

– Deprem kuşağında yer alan ülkemizde öncelikle okul binasının depremlere dayanıklılığının ve yapı yönetmeliğine uygunluğunun mutlaka denetlenmesi gerekiyor,
– Her okulun kendi durum ve özelliklerine uygun ‘afet ve acil durum hazırlık planları’ mutlaka hazırlanmalı,

– Afet ve acil durum hazırlık planlarının yılda en az bir veya iki defa tatbikatlarla denenmesi lazım,

– Bu planlarda okulda görevli personelden, yöneticilere, velilerden, öğrencilere kadar herkese görev düşüyor. Herkesin hazırlık, müdahale ve iyileştirme sürecindeki rolleri açık ve net olarak tanımlanmalı,

– Planların yapılacak tatbikatların sonuçlarına göre yenilenmesi, varsa eksikliklerinin giderilmesi, yeniliklerin ilave edilmesi gerekiyor,

– Okullarda afet ve acil durumlara hazırlıktan sorumlu birimler oluşturulmalı. Özellikle birinci derece deprem kuşağında yer alan bölgelerde bu faaliyetler çok daha sık ve detaylı yapılmalı,

– Afet ve acil durum yönetimi ile ilgili her türlü bilgilendirme ve eğitim faaliyetlerine okullardan seçilecek gönüllü öğrenci, öğretmen, veli ve yönetici temsilcilerinin katılması, bu temsilcilerin aldıkları eğitimi önce kendi okullarında sonra komşu okullarda ve daha da geniş kapsamda kendi bölgelerindeki okullarla paylaşmaları çok önemli,

– Okullar açıkken deprem meydana gelirse, yukarıda sıralanan maddeler düzenli olarak yerine getirildiyse, olası hasar ve kayıplar en aza indirgenecektir,
– Okullarda olası bir depremde kesinlikle soğukkanlılığı koruyarak, afet ve acil durum planlarında daha önceden belirlenmiş ve tatbikatı yapılıp denenmiş senaryolar gereği çalışmalar yapılmalı,

– Olası bir çökme ve benzer durumda ise yapılması en temel şey arama kurtarma desteği gelene de kendinize yaşam alanı yaratmaktır.

SHARE

LE SUROİT RAPORU

Le Suroit gemisiyle yapılan incelemelerden sonra hazırlanan raporu;
tahmin edilenden uzun. Faylar riskli, ciddi sorun var. Doğudaki fay en son
Adalar'dan itibaren 1894'te, Batıdaki 1766'da Mürefte'de kırılmış. 110
kilometre uzunluk ciddi risktir. Gölcük fayı 130 kilometre, 7.4 büyüklüğünde
deprem üretti. Düzce 45 kilometre, 7.1 büyüklüğünde deprem üretti.
Bu araştırmada görev alan uzmanlar, olası bir İstanbul depremiyle
ilgili son zamanlarda yapılan açıklamaların gerçeği yansıtmadığını,
özellikle de Prof. Dr. Aykut Barka'nın öne sürdüğü gibi, kırılmaların birden
fazla olmadığını, Marmara Fayında iki kırılma olacağını belirtiyor ve bu
nedenle kırılmaların şiddetli olacağını söylüyor. Tek kırık 7,9 iki kırık 7.4 / 7.6 arası - Prof. Xavier le Pichon başkanlığında yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, İstanbul'da olası bir depremin bölgelere göre büyüklüğü (şiddet ile büyüklüğü karıştırmayınız. Büyüklük richter ölçeği'ne göre hesaplanır ve 1-2 saat içinde net olarak açıklanır fakat şiddetin açıklanabilmesi için deprem olan bölgede ki hasarlar tespit edilir buda bölgenin genişliğine bağlı olarak 3-4 günde 5-6 günde yerel ekipler tarafından yapılan tespitler sonrası açıklanır şöyle ki deprem (moment magnitüd) m:7.9 şiddeti 9.0 gibi...) Söyle saptanarak sıralanmıştır)
-Kadıköy (merkez üssüne uzaklığı 26 km): 6 şiddetinde sarsılacak.
-Eminönü (merkez üssüne uzaklığı 16 km): 9 şiddetinde sarsılacak.
-Fatih (merkez üssüne uzaklığı 14-15 km): 9 şiddetinde sarsılacak.
-Zeytinburnu (merkez üssüne olan uzaklığı 12 km): 9 şiddetinde sarsılacak.
-Bakırköy (merkez üssüne olan uzaklığı 10 km): 9 şiddetinde sarsılacak. (Bazı yerler 10 şiddetine maruz kalabilir)
-Avcılar (merkez üssüne olan uzaklığı 12 km): 9 şiddetinde sarsılacak. (Bazı alanlar 10 şiddetine maruz kalabilir)
-Küçükçekmece (merkez üssüne olan uzaklığı 14 km): 8 şiddetinde sarsılacak.
-Büyükçekmece (merkez üssüne olan uzaklığı 15.5 km): 8-9 şiddetinde
sarsılacak.
-Silivri ve Çatalca: 7 şiddetinde sarsılacak.

KONİK KURTARMA SEDYESİ

Gövdesi, yüksek mukavemetli polietilen malzemeden imal edilmiştir.
• Kemer üzerindeki kuşgözü perçinler, paslanmaz çelik malzemeden yapılmıştır.
• Yatay ve düşey kurtarmalarda kullanılabilir.
• Kazazedeyi dar alanlardan, düzgün veya engebeli arazilerden güvenli bir şekilde tahliye etmek için tasarlanmıştır.
• Yüksek açı veya teknik kurtarma operasyonlarında düşey konumda kullanılabilir ve çekme sistemine bağlanmak için 1 adet 23 kn mukavemete sahip düşey tahliye ipi bulunmaktadır.
• Yatay konumda kullanılabilir özelliktedir. Helikopter tahliyesinde helikoptere bağlanmak için 2 adet 35 kn mukavemete sahip yatay tahliye sapanına sahiptir.
• Sağda ve solda ikişer adet olmak üzere toplamda 4 adet sabit tasıma tutamakları vardır.
• Üzerindeki taşıyıcı kuşgözü perçinlere takılarak tutamak sayısını 8’e çıkaracak 4 adet perlon sapanı vardır.
• Taşıma çalışmaları için 50 kn mukavemete ve üç hareketli otomatik kilitlenme özelliğine sahip çelik karabinası vardır.
• Az sayıdaki kurtarıcı ile gerçekleştirilecek operasyonlarda sürükleyerek tahliye yapılabilmesi için bas tarafta çekme sistemi mevcuttur.
• Ayrıca iki ucu kancalı, 1,8 m boyunda, çekme operasyonunu kolaylaştıran portatif bir çekme kayısına sahiptir.
• Sedyeyi sıkıca sabitlemek için yanda dört, ayakta iki olmak üzere toplam altı adet çelik tokalı güvenlik gergisi vardır.
• Nakliye sırasında az yer kaplaması için rulo haline getirilebilir. Sedyeyi rulo halde muhafaza etmeyi sağlayan çelik tokalı bir adet gerdirme sapanına sahiptir.
• Rulo haldeyken çapı 27 cm, uzunluğu ise 93 cm'dir.
• Beraberinde bir tasıma çantası vardır. Taşıma çantası yüksek mukavemetli kumaştan imal edilmiştir. Çantanın sırtta taşınabilmesi için kolonları ve bel kayışları vardır.
• Çanta ölçüleri 31 cm x 95 cm (çap x boy), sedye ölçüleri 27 cm x 93 cm x 250 cm'dir (çap x en x boy).
Ağırlık : 8,4 kg
Standart: en 1865

DEPREM VE FİZİKSEL ENGELLİLER

Engelli aile üyelerinin bir acil durum ya da afette zarar
görmemesi ya da en az zararla tehlikeden kurtulması için, yaşama
ve çalışma alanlarını onların ihtiyaçlarına göre düzenleyin.
A. Bulunduğunuz ilin, sosyal hizmetler müdürlüğü’nden “özürlü kimlik kartı”nı temin edin ve bir kopyasını sürekli yanınızda bulundurun. Bu kartın
ikinci bir kopyasını da acil durum setindeki önemli evrakların arasına koyun.
B. Engelli aile üyemiz için; fiziksel engeli, sahip olduğu rahatsızlıklar, kullanılan ilaçlar, alerjiler, ihtiyaç duyulan özel ekipman ve protezler ile doktor, aile iletişim ve adres bilgilerini kapsayan bir acil durum
kartı hazırlayın ve sürekli olarak yanında bulundurmasına özen
gösterin. Bu kart olası bir acil durumda temel tıbbi bilgilerin
teminini ve iletişim kurulmasını kolaylaştıracaktır.
C. Deprem sırasında sığınılacak emniyetli yerler ile sonrasındaki tahliye yollarının her an için ulaşılabilir ve açık tutulduğundan emin olun.
D. Evde, her odada bulunan emniyetli yerleri belirleyin. Farklı ortamlarda (ev, işyeri, okul, trafik, açık alan, deniz kenarı vb.) Depreme yakalanılması halinde engelli aile üyelerimizin uygulayacakları davranış şekillerini uygulamalı olarak tatbik edin.
E. Acil durum setine kullanılan özel ilaçları ekleyin.
F. Engelli aile üyemizin yatağının yanında ve kullanıyor olması halinde tekerlekli sandalyesinin arkasında yedek bir acil durum seti bulunmasını sağlayın.
G. Engelli aile üyemizin “protez/ yürüyüş destek malzemesi” kullanıyor olması halinde bunları her an için yakınında bulundurmasına özen gösterin. Ayrıca yedek yürüyüş destek malzemelerinin temin edilebiliyorsa farklı odalarda bulundurulması da söz konusu olabilir.
H. Tüm odalara ışıldak konması genel olarak tavsiye edilen bir uygulamadır. Bu ışıklar normal koşullar altında elektriğe bağlı olarak tutulup şarj olmakta, elektriklerin kesilmesi halinde ise pil ömrüne bağlı olarak 4-6 saate kadar ışık sağlayabilmektedir. Bu tür cihazlarla ilgili dikkat edilmesi gereken temel konu; herhangi bir gaz kaçağının söz konusu olduğu hallerde rahatlıkla elle
kapatılabilecekleri bir yerde muhafaza edilmeleridir. Elektrikli cihazlar kıvılcım üreterek, gaz kaçağı olan koşullarda yangına sebep olabilirler.
İ. Özellikle hareketleri kısıtlanmış şekilde mahsur kalması halinde engelli aile üyemizin bulunduğu yerden sesini duyurması mümkün olmayabilir. Bu nedenle giysi cebinde bir düdük bulundurmalıdır.
J. Yalnız yaşayan fiziksel engelliler için önemli bir konu, acil durumlarda güvenilebilir desteğe sahip olmalarıdır. Bu durumda; bir deprem sonrasında sizi kontrol edecek, güvendiğiniz iki kişiyi tespit edin. Bu kişilere özel ihtiyaçlarınızı, acil durum tıbbi malzeme ve ilaçlarınızın nerelerde bulunduğunu ve ne şekilde kullanıldığını anlatın ve evinizin yedek anahtarını verin.

BÜYÜK FELÂKETLER İLE SON BULACAK DEPREMLER

Uzmanlar deprem tahminlerinde, hava durumu tahminlerinde olduğu gibi doğru sonuçlara ulaşamıyorlar fakat küresel kırılma hatlarını ve jeolojik kayıtları inceleyen bilim adamları bazı bölgeleri deprem açısından yüksek riskli olarak tanımlayabiliyorlar. İşte uzmanların önümüzdeki yıllarda büyük şiddette deprem meydana gelmesini bekledikleri yerleşim birimleri;
1) Los Angeles/ San Andreas depremi; depremler geçmişten geleceğe, her zaman Los Angeles'ın bir parçası olagelmişlerdir. 1994 yılında şehrin Northridge bölgesinde meydana gelen 6.7 şiddetindeki deprem 70 kişinin ölümüne ve 20 milyar dolardan fazla maddi zarara neden olmuştu. Fakat bu rakamlar gelecekte meydana gelebilecek büyük çaplı bir depremle birkaç katına çıkabilir. Jeolojik kayıtlara göre Los Angeles'ta her 150 yılda bir büyük şiddetli deprem meydana geliyor. Bölgede meydana gelen büyük şiddetli depremlerin sonuncusu 1857 yılında meydana gelen 7.9 şiddetindeki depremdi.
2) Tokyo depremi; aşağı yukarı California'nın yüzölçümüne eş bir yerleşim birimi olan tokyo, yine aynı şekilde California'ya benzer tutarsız tektonik plakalara sahip. Diğer taraftan, California'da sadece 36 milyon yaşarken, Tokyo nüfusu bu rakamın 4.5 katı. Japonlar çok kalabalık şehirlerde yaşıyorlar ve bu da depremlerin ortaya çıkardığı zararı artırıyor.
1923 yılında meydana gelen bir depremde Tokyo'da yaklaşık 150000 kişi hayatını kaybetmişti. Japonlar gelişen teknolojiyle birlikte binalarını depremlere hazır bir biçimde inşa etseler de, uzmanlara göre Tokyo'da meydana gelecek büyük bir deprem 10000 kişinin ölümüne ve yaklaşık 1 trilyon dolar zarara neden olacak.
3) Tahran depremi; Bütün İran büyük bir deprem bölgesi üzerinde kurulmuş durumda. Ülkede meydana gelen depremler her defasında binlerce kişinin ölümüne neden oluyor. Bunlardan sonuncusu 2003'te antik şehir Bam'da meydana gelmiş ve yaklaşık 30,000 kişinin ölümüne neden olmuştu.
Uzmanlar 7 milyon kişinin yaşadığı başkent Tahran'da meydana gelebilecek depremin çok daha acı sonuçlar doğurabileceğini zira benzer şekilde deprem bölgeleri üzerinde kurulu San Francisco ve Tokyo'da inşa edilen depreme dayanıklı binaların aksine Tahran'daki binaların depreme dayanıksız olduğunu ve küçük sarsıntılarda dahi ölüm tuzaklarına dönüştüklerini iddia ediyorlar. İran sağlık bakanlığının açıkladığı bir rapora göre şehirde meydana gelecek 7 şiddetinde bir deprem, şehirdeki hastanelerin %90'ının yıkılmasına neden olacak.
Belki de İran'da periyodik olarak gündeme getirilen, başkentin Tahran'dan taşınması ile ilgili tartışmaların nedenlerinden birisi de bu.
4) Kuzeybatı Pasifik depremi; Kuzeybatı Pasifik'te, Oregon'dan Kanada'nın batısındaki British Columbia'ya kadar olan bölgelerde yaşayan insanlar deprem tehlikesinin sadece komşuları California sakinlerinin problemi olduğu hissine kapılabilirler. Diğer taraftan bu bölge en büyük kırıkların üzerinde bulunuyor. Bölgede yaşanan en son deprem 1700 yılında meydana gelmiş ve rihter ölçeğine göre şiddeti 9.2 olarak ölçülmüştü. Uzmanlara göre bölgede her 500 yılda bir oldukça büyük şiddette bir deprem meydana geliyor.
5) Marmara Denizi / İstanbul Depremi; giderek artan bir endişe: büyük İstanbul depremi. Tarihin en yıkıcı depremlerinden birisinin İstanbul'da yaşanması bekleniyor. Büyük sayılabilecek bir ülkenin neredeyse bütün ekonomisinin kalbine bir hançer gibi saplanacak, belki de hiçbir şeyin eskini gibi olamayacağını garantileyecek bir deprem bekleniyor.
Baş belası "KAF" şimdi bu fayın geçmişindeki kanlı ve büyük depremlere bakalım:
1939 yılında kuzey Anadolu Fayı'nın en uç kısmında Erzincan depremi oldu. Depremin büyüklüğü 7.9 idi. Erzincan depremin merkezi olunca, haliyle Erzincan segmentindeki enerjinin büyük bir kısmı boşaldı. Bu enerji nereye gitti dersiniz? Bu enerjinin bir kısmı titreşime dönüşerek dünyayı titretti ve uzaya saçıldı. Bir kısmı da, fay hattı doğu-batı yönünde burulduğu için, hemen batısındaki segmentte depolandı. Bu Erzincan’ın batısı için felaket demekti. Yani kısacası segment üzerindeki enerjiyi tıpkı bir bayrak yarışı gibi hemen batısındaki segmente aktardı.
Aradan 4 yıl geçmişti ki Erzincan segmentinden aktarılan enerji hemen batıdaki Niksar segmentinde ortaya çıktı. Sene 1942, Niksar 7.0’lık bir depremle yerle bir oldu. Tabii Niksar segmenti de aynı bayrak oyununa devam etti ve elindeki enerjiyi hemen batısında bulunan Tosya-Ladik segmentine verdi.
Niksar depreminin üzerinden bir yıl geçmiş, sene 1943 olmuştu. Tosya-Ladik arası 7.2’lik bir depremle sallandı. Bu segmentteki enerji de hemen batısındaki Gerede-Bolu segmentine aktarıldı.
1944 senesinde Bolu-Gerede 7.2’lik bir depremle sallandı. Enerji yine her zamanki gibi batıya kaçtı. Çünkü Arap levhası güzelim Anadolu'yu sürekli olarak batıya ittiriyordu.
Aradan 13 sene geçmişti ki Bolu-Gerede segmentinin hemen bitişiğindeki Bolu-Abant segmenti 1957 senesinde 7.1'lik bir büyüklükteki depremle kırıldı.
Takvimler 1967 senesini gösterdiğinde tıpkı bir tsunami gibi ilerleyen deprem fırtınası Adapazarı’nda ortaya çıktı. Adapazarı 7.2'lik bir depremle yıkıldı.
Yine uzun yıllar deprem olmadı. Deprem İzmit segmentini 1999 senesinde 7.4’lük bir depremle yerle bir etti. Bu kısmı zaten hepimiz biliyoruz ve acısını halen içimizde yaşıyoruz.
Erzincan’da ve İzmit’te devasa bir enerjinin biriktiğine dikkat ediniz. Bu modelden sadece bir yıl sonra, yani 1993'te Erzincan yerle bir oldu. Enerji biraz daha batıdaki segmente aktarıldı. Aradan sadece 7 sene geçtikten sonra o segment de kırılarak devasa bir depremle İzmit-Gölcük-Adapazarı'nı yerle bir etti. İzmit segmenti, üzerindeki enerjiyi nere verdi dersiniz? Tabii ki İstanbul’da, adaların altından geçen Marmara denizi segment'ine.
Haziran 2010'da columbia üniversitesi tarafından yapılan güncel sayılabilecek bir analiz sonucu... Fayın kuzeye doğru kıvrıldığına ve fay segmentlerinin uzandığı bölgelere dikkat ediniz. Düzce'de biriken yaklaşık 12 barlık enerji, Düzce depremiyle doğuya göç etmiştir. Peki ya Gebze’de biriken enerji nerededir? İşte o enerji, İstanbul segmentindedir. Ne yazık ki gerçekle yüzleşmemiz gerekiyor: çok fazla ömrü kalmadı, çok yakında deprem olacak. Hem de Türkiye'yi ekonomik yönden 100 sene geri götürecek. İnsan kayıpları mı? Ondan bahsetmenin bir anlamı yok! Yaralı hafif yaralı ve yitip gidecek hayatlar etkilenecek sayı "yarısı"desem yalan olmaz.
Kendimizi kandırmanın ya da avutmanın bir faydası yok. 1766 İstanbul depremi ve 2016. Bireysel olarak mutlaka önlemlerin alınması hazırlık yapılması şart! Devlet 2013 yılında Afete Hazır Türkiye projesinin İstanbul ayağı olan "bir saat bir hayat" özellikle İstanbul halkına deprem eğitimi vermek için kolları sıvadı ve birçok devasa salonlarda 3-5 kişiyi geçmedi katılımcı sayısı. Projeye katılan İstanbullu; bırakın yüzdeyi binde 4 kişi…
Profesyonel diyebileceğimiz tahminlere göre büyük İstanbul depremi en geç 2025 yılına kadar, bu kırılma 2017 'ye (2017 dahil) kadar gerçekleşirse ki bu yıl 2016 Marmara’da kırılan (1766 İstanbul depremi) çok büyük zarar veren fay (KAF) hattının 250. Yılı geçmişe istatistiklere baktığımızda 250 aşan bir deprem söz konusu değil. İşte bu tarihler arasında kırarsa %75.5 m: 6.8 / 7.0, eğer 2017 sonrası 2020 aralığında kırarsa oran %77.5 m: 7.0/7.2 ve son olarak 2020 ile 2023 arasında kırarsa ki bu oran % 89.5 m: 7.4 /7.6 büyüklüğünde kırılacak adalar fayı. Bize bu tahmini doğrulayan birbirinden farklı üç bilim var; tarih, jeofizik ve istatistik bilimleri.

BEKLENEN BÜYÜK İSTANBUL DEPREMİ ÜZERİNE

1-Türkiye her yıl ortalama 20 milimetre batıya ilerler. Tabii fay hattının her iki yüzeyi de pürüzlü olduğu için bazen birbirine takılır, kenetlenir ve gitmesi gereken yolu gidemez. Mesela 200 yılda 2 metre ilerlemesi gereken fay takıldığı için ilerleyemez, takılan girinti ve çıkıntılar da 200 yıllık birikime dayanamazsa bir anda kırılır ve bu da çok büyük sarsıntılara neden olur. İşte deprem tam olarak budur; 200 yılda olması gereken 2 metrelik hareket bir kaç saniye içinde olunca buna deprem adını veririz. Çünkü bu aşırı hızlı hareket, aslında yer kabuğu için halen son derece yavaş olsa da, üzerinde yaşayan biz organizmalar için sarsıcı etkiler yaratır. Bu sarsılmaları biz deprem olarak algılarız. Yani depremler, öyle teknolojik araçlarla falan üretilemez; devasa kara parçalarının adeta tırnağınızın kıyafetinize takılması ve kuvvet uygulamanız sonucunda bir anda kırılması gibi büyük hareketleri sonucu oluşur. İnsanın ürettiği hiçbir teknoloji buna yön veya şekil veremez.
2-Kuzey Anadolu fay hattı ve çevre fay hatları... Plakaların hareketi doğası gereği çok belirgin ve aktiftir. Hem Afrika plakası, hem Arap plakası kuzeye doğru hareket etmektedir; bu hareket dolayısıyla Anadolu plakası güneybatıya doğru hareket eder. Bu zıt hareketlenme fay hatları boyunca plakaların uçlarındaki devasa kaya yığınlarının birbirine geçmesine, takılmasına, sürtünmesine, parçalanmasına, vs. Neden olur. Bu takılmaların anlık boşalımları ve kurtulmaları, yüzeyde deprem olarak algılanan devasa hızlı hareketlere ve parçalanmalara neden olur.
"North Anatolian Fault" olarak belirtilen ülkemizi doğudan batıya ülkemizin kuzeyinde çizgi gibi sağ yanal atımlı (KAF 1100 km) Kuzey Anadolu Fay Hattı'dır. O hattın üst kısmı Avrasya levhasıdır, alt kısmı da Anadolu levhasıdır. Fay hatlarının, bu levhalar arasındaki bölgeler olduğunu zaten biliniyor. Üst kısım jeolojik olarak daha sabittir ve hareket etmesi çok daha zordur. Bu sebeple Anadolu levhası, güneyden gelen yoğun baskı nedeniyle büyük bir stres altında kalarak batıya doğru hareket eder. Bahsedildiği gibi bazen fay hattında takılmalar olur ve itildiği için hareket etmesi gereken levha hareket edemez. Basınç iyice artar ve bir anda aniden fayın birbirine takılan yüzeyi kırılıp fay bir anda kendini 2-5 metre ileri atar. Yani levha 100 senede yavaş yavaş gitmesi gereken 2 metrelik yolu 30 saniyede alır ve bu da büyük sarsıntılara yol açar. İşte 17 Ağustos 1999 gecesi, saat 03:02'de meydana gelen tam olarak budur. Atım 4-5 metre olmuştur ve süreç 45 saniyedir. Bir ağacın dalı üzerine kar birikir birikir ve aniden çatırt diye kırılır ve ağacı çok sert bir şekilde sallar. Deprem de bunun aynısıdır.
5- Neden İstanbul? Neden şimdi? Neden büyük deprem? Her depremden sonra açığa çıkan enerji jeofizik mühendisleri tarafından modellenerek haritası çıkarılır. Deprem olan segmentte enerji kalmaz, o segmentte bir daha uzun yıllar boyunca kolay kolay büyük deprem olmaz. Elbette levha hareketleri devam ettiği için deprem asla biten bir şey değildir; ancak büyük takılmalar ve kırılmalar, bir defa oldu mu, uzun bir süre tekrarlanmaz. Ama her seferinde enerjinin büyük bir kısmı, kırılan segmentin komşusu olan segmentlere kayar.
6- Düzce'de biriken yaklaşık 12 barlık enerji, Düzce depremiyle doğuya göç etmiştir. Peki ya Gebze’de biriken enerji nerededir? İşte o enerji, İstanbul segmentindedir. Ne yazık ki gerçekle yüzleşmemiz gerekiyor: çok fazla ömrü kalmadı, yakında deprem olacak. Kendimizi kandırmanın ya da avutmanın bir faydası yok, çözüm aramaya başlamalıyız, geç bile kaldık. Örneğin şunu da net bir şekilde söyleyebiliriz: önümüzdeki birkaç asırlık süre diliminde İzmit, Adapazarı ve Yalova'da ciddi bir deprem olmayacaktır; en azından beklenmez. Şu anda Marmara bölgesinin en güvenli yerleri bu kentler ve civarıdır. İstanbul ve hemen çevresi ise bıçak sırtındadır ve en tehlikeli bölgelerdir.

GÖNÜLLÜLÜK NEDİR?

Gönüllülük hayatı daha çok sevmektir. Çözümü başkasından beklemek değil, bireysel gücünü çözüm bulmak için kullanmaktır. Gönüllülük mutluluktur, bilinçtir, sorumluluktur, huzurdur. Gönüllülük başkasını mutlu etmenin en büyük mutluluk olduğunu fark etmektir. Gönüllülük güveni, dürüstlüğü, paylaşmayı öğretebilmektir.
1. Gönüllülük hayatı daha çok sevmektir.
2. Gönüllülük karşılık beklemeden sevmektir.
3. Gönüllülük kat kat daha fazla sevilmektir.
4. Gönüllülük annene sarıldığında annesi olmayanlar için dua etmektir.
5. Gönüllülük ona hep doğruyu söylemektir.
6. Gönüllülük çözümü başkasından beklemek değil, bireysel gücünü çözüm bulmak için kullanmaktır.
9. Gönüllülük ona yapamayacağın sözler vermemektir.
10. Gönüllülük güven kazanmaktır.
11. Gönüllülük yaşama sevincinin artmasıdır.
12. Gönüllülük en sevdiğin yemeğin "kardeşin" olmadan boğazından geçmemesidir.
13. Gönüllülük "bu fıkraya bayılırdı" diye düşünüp telefona sarılmaktır.
14. Gönüllülük üzüntüsünü ve sevincini paylaşmak istediği ilk kişi olmaktır.
14. Gönüllülük ona "kimsesiz" hissettirmemektir.
15. Gönüllülük önyargılardan kurtulmaktır.
16. Gönüllülük "onun iyiliği için" diyebilmektir.
17. Gönüllülük her çocuğa ismiyle hitap etmektir.
18. Gönüllülük onu "onlardan biri" olmaktan çıkarıp birey olarak görmektir.
19. Gönüllülük kendisi olarak hayata başlayabilmesi için ona destek olmaktır.
20. Gönüllülük mutluluktur.
21. Gönüllülük bilinçtir.
22. Gönüllülük sorumluluktur.
23. Gönüllülük huzurdur
24. Gönüllülük onun kişiselliğini hep aklında tutmaktır.
25. Gönüllülük kendi kendine "ben iyi bir örnek miyim?" diye sormaktır.
26. Gönüllülük örnek olmaktır.
27. Gönüllülük yurda dönerken kolunda küçük bir başın uyuyakalmasıdır.
28. Gönüllülük rüyanda onun annesine kavuştuğunu görmektir.
29. Gönüllülük rüyanda onun doktor olduğunu görmektir.
30. Gönüllülük elini sımsıkı tutan minik elin terlemesine aldırmamaktır.
31. Gönüllülük başkasını mutlu etmenin en büyük mutluluk olduğunu fark etmektir.
32. Gönüllülük hata yaptığında da ona sahip çıkmaktır.
33. Gönüllülük güzel ve tatlı olmasını düşünmeden onu sevmektir.
34. Gönüllülük bazen sarılıp ağlamaktır.
35. Gönüllülük bazen gözyaşlarını saklamaktır.
36. Gönüllülük mutluluktan gözlerinin dolmasıdır.
37. Gönüllülük onun yanındayken hiçbir siyasi ve ideolojik görüşe ait olmamaktır.
38. Gönüllülük yuvaya gittiğinizde pencerelerde minicik başların sıra sıra dizildiğini görmektir.
39. Gönüllülük onu aileden biri olarak görmektir.
40. Gönüllülük yolunda gitmeyen her şey için bireysel olarak yapılabilecek bir görev olduğunu bilmektir.
41. Gönüllülük gönlünün estiğinde değil ,ihtiyaç duyulduğunda yanında olabilmek demektir.
42. Gönüllülük o yaşta bir çocuğu temiz değil, kokuyor, özensiz diye kucaklamaktan kaçınmak yerine ona temizliği öğretebilmektir.
43. Gönüllülük karşılığını veremeyecek birine iyilik yapmanın hazzını ömür boyu kendine yaşatmak demektir.
44. Gönüllülük onlara özgüven aşılamaktır.
45. Gönüllülük kendi özsaygına değer katmaktır.
46. Gönüllülük boş vakitleri doldurmak değil gerektiğinde vakit ayıran olmaktır.
47. Gönüllülük başı sıkıştığında, hasta olduğunda, karne alıp mezun olduğunda dahası üzüntüsünü anlatmak, sevincini paylaşmak istediği anlarda dahi kapısını çaldığı telefonunu çaldırdığı kişi olmak demektir…
48. Gönüllülük gönlüne duyulan güveni boşa çıkarmamaktır.
49. Gönüllülük güveni, dürüstlüğü, paylaşmayı öğretebilmektir.
50. Gönüllülük keyiftir.
51. Gönüllülük paylaşmaktır.
52. Gönüllülük sabretmektir.
53. Gönüllülük empati kurabilmektir
54. Gönüllülük ona güvenmektir.
55. Gönüllülük özlemektir.
56. Gönüllülük emek vermektir.
57. Gönüllülük bazen affetmektir.
58. Gönüllülük bencillikten sıyrılmaktır.
59. Gönüllülük onca direnç ve zahmetle girmeyi başardığın hayatlarından, çıktığında oluşturacağı boşluğu hesaba katabilmektir
60. Gönüllülük bugüne dek onlardan esirgenen aidiyet duygusunu onlara geri verebilmenin arzusunu yaşamaktır.

AFETE HAZIRLIK

Ailenizin fertleri afete hazırlıklı mı? Aileniz fertleriyle konuştunuz mu? (Bir afet sırasında nerede buluşacaksınız? Ne yapacaksınız?) 72 saat yetecek kadar yiyecek malzemeniz hazır mı? (Kapalı kaplar içerisinde veya konserve olarak) afet çantanız var mı? (içinde; el feneri, ilk yardım çantası, radyo, yedek pil vs.)
Arabanızda bir afet çantası var mı? Siz ve aileniz son üç yılda ilk yardım eğitimi gördünüz mü?
Yaşadığınız evde veya bulunduğunuz apartmanın her katında duman dedektörü, yangın alarmı var mı?
1. Evinizde yangın söndürme cihazı var mı? Bu cihazları her fert kullanmasını biliyor mu?
2. Elektrik sigortaları otomatik mi?
3. Siz ve ailenizin tüm üyeleri su-elektrik-gaz vanalarının yerini ve nasıl kapatılacağını biliyor musunuz?
4. Sizin ve ailenizin önemli kayıtlarının kopyaları evin dışında yangına dayanıklı bir yerde saklanıyor mu?
5. Bir yangın olduğunda yapılacak işleri ailenizle konuşup tespit ederek tatbikat yaptınız mı?
6. Afet sonrasında yaşadığınız bölge dışında kalabileceğiniz bir mesken var mı?
7. Sizi afet durumunda arayacak yakınınız, dostunuz var mı? (sizin varlığınızı, sağlığınızı tespit ya da kontrol edecek kişiler belirlendi mi?)
8. Çocuklar ne yapacaklarını biliyorlar mı?
9. Evde seninle yaşayan yaşlı ve engeli olan kişi ya da kişilere bir plan yaptın mı?
10. Ev, araba ve işyeri ile kendinizi sigorta ettirdiniz mi?
Eğer bunların biri hayır ise potansiyel zarar görecek insansın. Hazırlık yap! Hem de acilen! "Çok geç olmadan"

ACİL DURUM İRTİBAT KİŞİSİ

1. Başka bir küçük şehir ( 5-10 bin nüfuslu belde ilçe ) veya bölgede yaşayan bir arkadaş ya da akrabanızdan; aileniz için “irtibat kişisi” olmasını talep edin.
2. Bu uygulamanın; afetlerin ardından haberleşmeyi sağlamak için önemli bir konu olduğunu, şehir içi ve dışındaki arkadaş ve akrabaların bu yolla birbirleri hakkındaki bilgilere daha rahat ulaşacağını anlatın.
3. Aynı şekilde bu kişinin bölgesinde bir afet olması durumunda sizin de onun için “irtibat kişisi” olacağınız konusunda mutabakat sağlayın.
4. Tüm akraba ve arkadaşlarınıza belirlediğiniz irtibat kişisinin adını ve telefon numaralarını ileterek; bir afet sonrasında sizinle irtibat kurmak isteyenlerin sizi değil, irtibat kişisini aramasını söyleyin.
5. Bu uygulamayı diğer bölge ve illerdeki aile üyelerinize de duyurarak onların da benzer uygulamayı başlatmalarını sağlayın. Cep telefonlarına aşırı yüklenme santrallerin çalışmaz hale gelmesine neden olabilir. Bundan dolayı yukarda belirttiğimiz irtibat kişisine ulaşmak daha kolay olacaktır.

VERBATİM

Yaklaşık olarak 250 yıllık periyodlar (2016 - 1766) halinde kuzey Anadolu fay hattının batı ucunu büyük yırtılmalarla vuran ve 250 yıllık periyodun bittiği bu günlerde, yeniden İstanbul’a uğrayarak Marmara denizindeki fay hattında Anadolu karasını Yunanistan kıyılarına doğru biraz daha yaklaştıracak şekilde bir sarsıntı üretecek depremin adlandırmasıdır. Sarsıntının büyüklüğü, Arabistan yarımadasının Anadolu’ya uyguladığı baskı sonucu oluşacak kırılmanın tek parçalı ya da iki parçalı olmasına göre değişecek olduğu ve kırılmanın tek parçalı gerçekleşmesi durumunda İstanbul’un oldukça yüksek hasara uğrayabileceği depremle ilgili olarak hemen hemen hiçbir önlemin alınmamış olması, güçlendirilmeyen binaların, köprülerin, viyadüklerin enkaz yığınına dönüşmesinden sonra insanların yine birbirini suçlamaya başlayıp, iş işten geçtikten sonra boş boş konuşmasına neden olacaktır. Planlanan tahliye ve ulaşım yolları gün içindeki bir depremde tıkanık olacak, helikopterlerin inmesi hedeflenen otoparklar araçla dolu olacağı için onların çekilmesi zaman alacak, ana arterlerin tıkanması durumunda yaşanacak panik kurtarma çalışmalarını olumsuz etkileyecek, bazı yerlerde doğalgaz kesim vanaları çalışmayacak ve buna benzer binlerce düzensizlik bir arada belireceği için kargaşa ortamı tam olarak yaşanacaktır. Endüstrinin ve iş dünyasının kayıplarının ne şekilde telafi edilebileceği, ekonominin bu yükün altından nasıl kalkabileceği gibi sorular İstanbul depremi başlığı altına sıralandığında olayın vahameti gözler önündedir. İstanbul, potansiyel bir mezarlık olarak zamanın içinden kurbanlarına sırıtmaktadır. İstanbul depremi bireysel olarak mutlaka önlemlerin alınmasının gerektiği, çok yakında olan ve engellenemeyecek bir doğa felaketidir.

DEPREM SONRASI BİR ARAYA GELMEK

Özellikle birbirine yakın ikamet eden kişiler için geçerli olan ikinci yola göre ise, bölgedeki bir park veya herkesçe bilinen, deprem sonrasında emniyetli olabilecek bir yer buluşma yeri olarak belirlenir. Bu sayede herkes aynı yerde buluşabilir ve telefonla haberleşme ihtiyacı böylelikle ortadan kaldırılmış olur. Bu yol özellikle aile fertlerinin afet anında bir arada olmadığı durumlarda, afetten sonra buluşmak için kullanılmalıdır. Afete, buluşma noktasına gidilmesi imkânsız bir yerdeyken yakalanılması durumunda ise, bölge dışı bağlantı kişisiyle irtibata geçilmeli ve gerekli bilgiler bu kişiye tercihen sms yoluyla iletilmelidir. Bölge dışı bağlantı kişisine hangi bilgilerin verileceği önceden düşünülmeli ve bu doğrultuda sms yazılmalıdır. Böylece eksik bilgi verilmesi ve tekrar tekrar mesaj atılması engellenmiş olur.
Okul çağında çocuğunuz varsa, okulun, öğrencileri afet sonrasında nerede ve nasıl barındıracağını ve onlarla nasıl haberleşebileceğinizi okul yönetimine sorup öğrenebilirsiniz. Çocuğunuz toplanma noktasına kadar yürüyebilecek veya herhangi bir ulaşım aracına binebilecek yaştaysa, ondan yetkililerin talimatlarına uymasını istemeniz gerekir.

TÜRKİYE’DE AFET PLANLAMASI

Türkiye’de yapılacak afet planlamalarının başarılı olabilmesi için öncelikle
aşağıdaki konulara dikkat edilmelidir:
1. Etkin bir afet planlamasında en önemli unsur afet gelmeden önce hayat kurtarıcı önlemleri almaktır. Afet geldikten sonra yapılan çalışmaların hayat kurtarma özelliği öncesine göre çok sınırlı olmaktadır. Türkiye’nin mevcut afet yönetim planlarının yeniden gözden geçirilerek afet gelmeden önce yapılması gerekenlerle ilgili çalışmalara daha fazla ağırlık verilmesi gerekmektedir.
2. Diğer bir sorun da çok başlılık yani yetki karmaşasıdır.
3. Her ilde gönüllüler grubu oluşturulmalı ve bu gruplar çok iyi bir eğitimden
geçirilmelidir. Bu gruplar da kendi içlerinde birimler halinde uzmanlaşmalıdır.
4. Afet yönetiminde mesafe almış ülkelerdeki afetlerle mücadele modelleri ve birimleri araştırılmalı, bu ülkelerin yapmış olduğu en iyi uygulamalar (müdahale, koordinasyon, uyum ve yönetim mekanizması, eğitim vs.) Örnek alınarak Türkiye koşullarına uyarlanmalıdır. Bazı ülkelerin bazı uygulamalarda ön plana çıktığı açıktır. (Japonya’nın depremde, Finlandiya’nın afet eğitiminde olduğu gibi)
5. Her bölge veya ilin afet geçmişi araştırılmalı, bunların gerçekleşme yerleri, sıklığı ve şiddetleri belirlenmelidir.
6. Afet yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin (GIS) kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Her kentin bir bilgi bankası oluşturulmalıdır

BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİNDE HABERLEŞME

Afet sonrası haberleşme için çok farklı fakat çok doğru yol izlenebilir. Bu yol bölge dışından bir bağlantı kişisi tespit etmektir. Afet sonrasında kablo hattına bağlı telefonların uzun süre çalışmayabileceği unutulmamalıdır. Bununla birlikte cep telefonları, baz istasyonları yıkılmadığı müddetçe muhtemelen çalışabilecek durumda olacaktır. Fakat aynı anda herkes cep telefonuyla yakınlarını aramaya başladığında kapasite aşılacak ve şebeke kilitlenecektir. Bu tür zamanlarda sms kanalıyla, afetten etkilenen bölgenin dışına ulaşmak daha kolay olacaktır. Bulunulan şehir dışında ikamet eden bir akraba veya arkadaş, bölge dışı bağlantı kişisi olarak belirlenmelidir. 8-10 bin nüfuslu ilçelerde yaşayan akraba veya arkadaşlar bölge dışı bağlantı kişisi olarak seçilmemelidir. Afetin hemen ardından ilgili bilgi bu kişiye sms yoluyla aktarılabilir. Bütün aile ve yakınları aynı kişiyle bağlantı kurmalı, bölge dışında bulunan diğer akrabalar ve yakınlar da bu kişiyi arayıp birbirleri ve durumları hakkında bilgi almalıdır. Bunu uygulamadığında sevdiklerinle bir araya gelmen çok zor olacak. Çünkü hepimiz gün içinde farklı farklı yerlerdeyiz.

1766 İSTANBUL DEPREMİ

22 Mayıs 1766 depremi kurban bayramının üçüncü günü gün doğuşundan yarım saat sonra perşembe sabahı oluşmuştur. Rapor edildiği üzere güney-kuzey doğrultusunda hissedilen yeraltı gürültülerinden sonra yaklaşık 2
dakika süren ana depreminden 4 dakika sonra daha küçük ölçekli bir deprem oluşmuştur. Deprem'den hemen sonraki ilk kayıtlara göre İstanbul'da 850'den fazla ölü ve birçok yaralı rapor edilmiştir. Ancak, ölü sayısının az olması depremin sabah namazını takiben camiler boşaldıktan sonra oluşmasına bağlanmaktadır. Maalesef, yıkımlar arasından daha sonra çıkarılan ölü sayısının toplam 4.000 - 5.000 civarında olduğu rapor edilmiştir.
Dip not: O tarihlerde İstanbul nüfusu 160 bin resmi olan, resmi olmayan 195 bin. Resmi olan ölü sayısı 4 - 5 bin. Resmi olmayan 7 bin civarı. İstanbul nüfusu; resmi 2016 yılı nüfusu 14.863.86 resmi olmayan 20 milyon. Şimdi gelelim ters orantı yöntemi ile bugünün yaklaşık sayısına 160 bin kişide 5 bin kişi öldü ise 20 milyonda kaç (x) kişi ölür. En soft senaryoda 625 bin kişi.
O dönemde yapı stoku ahşap ve tek katlı ve 2 katlı evlerin oranı % 64
şimdi ise 1999 öncesi yapı stoku iğrenç betonarme (adı beton kendi çürük) ve yüksek yüksek binalar bitişik nizamlar kaçak bina ve katlar vs... Bunu da göz önünde bulundurularak bir rakam verirsek 625 x2 = 1.250